Samsun Valiliği, AFAD günlerdir yağış uyarısı yapıyor.
Şiddetli yağmurla gelen sel uyarısı da.
Aslına bakarsanız yıllardan beri hemen her yıl yapılan bir uyarı ve yaşanan aynı sorun.
'ŞİDDETLİ YAĞIŞ BEKLENİYOR, DİKKAT'
Ve nedense o kadar uyarı olmasına rağmen hemen her yağışta, yağmur suları Samsun'un özellikle Terme, Salıpazarı, Çarşamba ve Bafra ilçelerinin kabusu oluyor.
Bazen de Ayvacık ilçesinin.
Merkezde sandalla gezilecek kadar su taşkınlarını da unutmamak gerekir.
Oysa sorun belli.
Kimi yerde dere ıslahları yapılamadı, kimi yerde ağaçlandırmalar, kimi yerde baraj. Mesela Salıpazarı Barajı, sel kapanları, kent içlerinde ise altyapı su taşkınını önleyecek şekilde iyileştirilmeler gerekli.
Elbette çarpık yapılaşmaya izin verilmemeli, dere yataklarına bina yapılması engellenmeli ve tarım alanları, meralar doğal hayatında kalmalı.
Mesela geçtiğimiz günlerde, Samsun'da dere yatağına yapılan 5 katlı bir bina Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Atakum Belediyesi tarafından yıkıldı.
Doğrusu yapıldı.
Hangi kafayla o bina yapıldı ayrı konu da, bina o hale gelene kadar neden göz yumuldu onu çok anlamadım.
Ancak Samsun'da özellikle son 15 yılda her yıl defalarca yaşanan su taşkınlarına rağmen, selle mücadele denilince akıllara ilk gelen DSİ'nin halen seferberlik ilan edercesine, hummalı bir çalışma yapıp yapmadığının da farkında değilim.
Tabi ki soru şu;
Yoğun bir önleyici çalışma yapılıyorsa, neden aynı şekilde su taşkınları, aynı bölgelerde yaşanıyor. Sorun neden çözülmüyor.
Elbette kolay değil koca coğrafya ama, yıllar öncesinden günümüze gelen bir sorun ve her yıl benzeri yaşanıyor.
Örneğin; Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, 30 Nisan 2024'te , AFAD-DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokolü'nü de imzaladığı törende 'Karadeniz'de öncelikle çalışmaların başlayacağını' söylemişti.
O illerin arasında, Samsun, Artvin ve Rize gibi sel kabusu olmuş iller öncelikli yer alıyor.
DSİ’nin taşkınla mücadelesinde 'Yeşil Karıncalar' olarak anılan iş makinelerinin sıklıkla görülmesi gerekmiyor mu?
Mesela o günden sonra neler yapıldı Samsun'da; su taşkınlarını önlemek için.
Araç sayısı ne kadar artırıldı?
DSİ'nin 'Yeşil Karıncaları' en çok nerelerde kümelendi.
30 Nisan'dan sonra sayıları ne kadar artırıldı. (Samsun bölgesinde)
Yıllar öncesinden bilinen su taşkın bölgelerinde AFAD'ın envanterinde bulunan iş makinelerini de araç filosuna kattıktan sonra 'Samsun için nasıl bir planlama yapıldı?
Kaldı ki Samsun açık ve seçik çok riskli bölgelerden biri.
Yani en öncelikli illerden.
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da söylediği gibi, selle mücadeleye Karadeniz'deki illerden başlanacağına göre, Samsun'da ne gibi önleyici çalışmalar yapılmıştır.
10 yıldır neden gözle görülür bir iyileştirme yapılmadı ayrı konu, Erdoğan'ın Karadeniz'den başlanacak sözü sonrası neler yapıldı ayrı konu.
Yerli ve milli üretim olan ekskavatörlerin özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerde görev yapacağının açıklanmasından sonra, ilimizde risk azaltma faaliyetlerinde neler yapıldığını, neden her yağmurun kabusa dönüştüğünü merak etmemek mümkün mü?
Mesela hangi derelerimizde temizlik ve ıslah çalışmaları yapılmıştır?
Yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirler hayata geçirildi mi? Nerelerde?
Bafra, Terme, Çarşamba var mı o bölgeler arasında.
Bunları yazarken, 'niye yapmadınız anlamında da sormuyorum'.
Yanlış anlaşılmasın.
Islah çalışması yapılan yerlerde su taşkınlarında önleyici bir şeyler oldu mu diye bilgilenmek ve kamuoyuyla paylaşmak için soruyorum.
Maksat eleştiri amaçlı değil.
Çünkü önemli olan tabiat olaylarının zararını en aza indirgemek.
Tedbir almadan, derelerde ıslah çalışması yapmadan bu mümkün mü?..
Riskin en yüksek olduğu Terme'de neler yapıldı mesela?
Salıpazarı Barajı ile ilgili son durum nedir?
Dere ıslahları yapıldıysa bu su taşkını neden süreklilik kazandı?
Bafra da ekili araziler neden sürekli sular altında kalıyor?
Nerelere yapılan çalışmalar, önleyici hizmet oldu ve su taşkınlarını önledi.
Ya da Çarşamba'da neler yapıldı?
Ve Çarşamba'da halen neden su taşkınları oluyor?
Yapılan çalışmalar sonrası yüzde kaçlık bir ilerleme kaydedildi?
2024 yılının 30 Nisan'ında yapılan protokol sonrası, daha sorunsuz atlatmayı beklerken, yine su taşkınları olması can sıkıcı gerçekten.
Allah'tan can kayıpları olmuyor ama su taşkınlarının faturası, maddi olarak çok ağır.
Temizliği ve ıslahı vaktinde yapılmayan dereler, ciddi risk taşıyor.
Yağmur yağmasın diye duaya çıkacak da değiliz.
İlgili kurumlar üzerine düşeni yapmalı, gerekirse Samsun Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri iş makinesi ve çalışma ile katkı vermeli, Orman İşletmesi ağaçlandırma gerçekleştirip, su taşkınları Samsun'un kabusu olmaktan çıkarılmalıdır.
Yeşil Karıncalar da, hummalı çalışmalarıyla vatandaşa güven vermelidir.
Sadece DSİ değil elbette.
Tabiatla uyumlu bir yapılaşma, şehirleşme de yine kent merkezlerini ilgilendirdiğinden, belediyelere de çok iş düşüyor.
Samsun'da heyelanlı arazileri, tarım alanlarını, meraları, yeşil alanları yok ederek imara açma heveslilerine de buradan dersler çıkıyor aslında.
Öncelikle Samsun Valiliği, Tarım İl Müdürlüğü ve Toprak Koruma Kurulu üyeleri, tarım alanları ve meraların imara açılmasına asla izin vermemelidir.
Hele ki bu iklim değişikiği sürecinde tabiata ters bir anlayışla hareket edildiğinde bedel ödemek, maalesef, kaçınılmaz hale geliyor.
Özellikle beton seven belediye başkanları, bu konuda en büyük risk olarak öne çıkıyor. Onlara çok dikkat etmek gerekiyor.
Samsun bunu yaşadı.
Düşünsenize SBB'nin önceki dönem Başkanı Kürtün Vadisi'ni, Bafra'daki merayı bile imara açmak için çaba harcamıştı.
Suyun betonlaşma nedeniyle akacak yer bulamadığı, içine süzülüceği topraktan mahrum kaldığı çarpık yapılaşma ne yazık ki, bir kente yapılan en büyük kötülüktür.
Son 3 yıldaki rakamlara bakınca;
386'sı Karadeniz'de olmak üzere toplam 1500 adet sel, su baskını ve taşkın meydana geldi. Bu afetlerde,
113 insanımız hayatını kaybetti, 405 kişi de yaralandı.
Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura, 4 milyar dolar.
Yazık değil mi?.
Tabiata saygılı olmadan, gerektiği gibi tedbir almadan, önleyici çalışmaları yapmadan, 'su taşkınını nasıl önleyeceğiz'.
Hep aynı sorunları yaşayarak Samsun ve sele maruz kalan ilçeler, nasıl gelişecek.
Afet öncesi yapılan 1 birim harcamanın, afet sonrası ortalama 15 birime karşılık geldiğini unutmamak gerekir. Bunun Karadeniz için 48 birim olduğu öne sürülüyor.
Yani yapılan yıkılıyor.
Ekilen toprak da su altında kalıyor.
Su içinde kalan evler, yıkılan köprüler de cabası.
İnsan hayatını yazmaya elim bile gitmiyor.
Karadeniz'de 3 yılda 386 selin meydana gelmesinde, yağışların olduğu kadar, aslına bakarsanız, çarpık kentleşme, dere kenarlarına yapılar yapılması ve betoncu zihniyetin de katkısı var.
Her yere zeminine bakmadan, mera, tarım arazisi demeden bina yapmaya meraklı beton kafalar, ne yazık ki, yeşil alanları yok ediyorlar.
Su kendine gidebilecek doğal yolunu bulamıyor.
Derelerin yataklarının, akış yönlerinin değiştirildiğine şahit olduk Samsun'da.
Heyelanlı arazilere koca binalar yapıldığına da.
Elbette son zamanlarda yaşanan su taşkınlarında küresel iklim değişiklerinin de katkısı var ancak, su taşkınlarıyla mücadelenin yeterliliği de önemli.
Hele ki bu teknolojik ve güçlü iş makinelerinin olduğu önemde.
O nedenle DSİ'ye önemli görevler düşüyor.
Su kaynaklı afetler artık günümüzün önemli bir sorunu olduğu için DSİ, canla başla mücadele vermeli ve gerekirse AFAD gibi belediyelerden de destek alarak adeta bir seferberlik başlatmalıdır.
Ve bu seferberlik, vatandaşın görebileceği, hissedebileceği boyutlarda olmalıdır.
Taşkınlarla mücadele söz konusu olduğunda akla ilk gelen kurum DSİ olduğuna göre;
Taşkın problemi olan Samsun'da hummalı çalışmaları taşkın öncesi alınan tedbirleri, öncelikle yapmalıdır.
Belediyelerle işbirliğini güçlendirmeli ve kamuoyunu da bilgilendirmelidir.
DSİ'nin taşkınla mücadelesinde 'Yeşil Karıncalar' olarak anılan iş makinelerini de Samsunlular, il ve ilçelerde sıklıkla görmeli;
Hatta DSİ, zaman zaman hangi bölgede çalışma yapıyorsa, basın aracılığıyla kamuoyu ile paylaşmalıdır.
O zaman kent bilinciyle verilen mücadele daha anlamlı ve sonuç odaklı olacaktır diye inanıyorum.
SELLE MÜCADELEDE SAMSUN ÖNCELİKLİ İL
DSİ ile AFAD arasında 30 Nisan 2024'de imzalanan protokol gereği su taşkınlarıyla mücadeleye aralarında Samsun'un da bulunduğu Karadeniz'den başlandı. Ancak Samsun'da yine yağmur kabusa dönüştü.